A Pillow of Winds
Kuştüyü bir yatak
sarmalıyor beni
Yumuşatarak sesleri
Uykulu anlarımda sarılırken yanına sevgilimin
O hafifçe nefes alıyor ve sönüyor mum
Gece olduğunda
kilitliyorsun kapıyı
Kitap düşüyor yere
Karanlık inerken ve karanlık yuvarlanırken
Mevsimler değişiyor, ılınıyor rüzgar
Şimdi baykuş uyanıyor,
şimdi uyanıyor kuğu
Yeni bir düşe dal diğeri bitti
Kırlar yemyeşil, soğuk bir yağmur
Yağıyor altın biş şafakta
Ve yerin altında
derinlerde, sabahın erken sesleri
Ve iniyor aşağıya doğru
Uyku vakti uyanırken yanına sevgilimin
O hafifçe nefes alıyor
Ve ben havalanıyorum bir kuş gibi
Sisin içinde ilk ışıklar dokunurken göğe
Ve inerken gecenin rüzgarları.
Fearless
Tepenin
tırmanılamayacak kadar dik olduğunu söylüyorsun,
tırmanırken
beni denerken görmek istediğini söylüyorsun, tırmanırken
Yeri sen sapta, zamanını ben belirleyeceğim
Ve tırmanacağım tepeye kendi yöntemlerimle
Yalnızca bir süre bekle doğru günün gelmesini
Ve ben yükselirken ağaç çizgisinin ve bulutların üstüne
Aşağıya bakacağım duyunca sesini
Senin bugünkü sözlerinin
Korkusuzca kalabalığa
baktı budala, gülümseyerek
Zalim sulh hakimi arkasını dönüyor, kaşlarını çatarak
Ve kim o tacı takan ahmak
Kuşkusuz kendi yöntemlerinle
Ve her gün doğru olan gündür
Sen yükselirken onun altındaki korku çizgilerinin üstüne
Aşağıya bakacaksın duyunca sesini kalabalıktaki yüzlerin
San Tropez
Uzanırken bir şilteye
Kayıyorum kenarında aşağıya San Tropez'deki bir sedirin
Kırarken bir dalı kumun üzerinde bir tuğla ile
Sürüklenirken bir dalga ile eski bir sedyenin peşinden
Uyurken yapayalnız karanlığın uğultusunda
Kuma yazılmış aşkımdan geri kalanlar
Düşlerimin derinliklerinde ve ben hala duyuyorum onun
seslenişini
Yalnızsan eğer, eve döneceğim
Yurduna geri dönen
güvercin
Rüzgara kapılıp gitti ve uçağın üzerine yağan yağmur
Gümüş kaşığı olmayan bir evde doğan ben (zengin doğmamak
anlamında)
Şampanya içiyorum zengin ve cömert bir iş adamı gibi
Beklemek yerine havanın kırılmasını
Toparlayacağım darmadağın olmuş düşüncelerimi
Rüzgarla hız kazanmış yeni bir güne doğru
Yalnızsan eğer eve döneceğim
Ve duracağım bir süre
kırdaki çiti aşan merdivenin başında
Ve dinleyeceğim onların söylediklerini
Altın aramak için kazarak elimdeki bir deliği
Aç o kitabı, bir gözat orada anlatılanlara
Beni aşağıya sürüklüyorsun deniz kıyısındaki o yere
Bana seslenen o yumuşak sesini duyuyorum telefonda
Buluşalım diyen, geç vakitte
Ve yalnızsan eğer, geri döneceğim
Seamus
Mutfaktayım
Seamus, yani köpeğim ise dışardaydı
İşte ben mutfaktaydım
Seamus, benim yaşlı tazım dışarıdaydı
Bilirsin işte güneş usulca batıyordu
Ve benim yaşlı tazım yere oturup ağladı
Echoes
Yukarıda havada asılı
duruyor albatros
Ve yuvarlanan dalgaların derinliklerinde
Mercan kayalıkların labirentlerinde
Uzak bir zamanın yankısı
Kumsala vuruyor ağlamaklı
Ve herşey yeşil ve denizin altında
Ve kimse göstermedi bize
karayı
Ve kimse bilmiyordu nerede ya da neden olduğunu
Fakat birşey kıpır kıpırdı ve birşey çabalıyor
Ve başlıyordu ışığa doğru tırmanmaya
Sokaktan geçen
yabancılar
Raslantıyla karşılaşır iki ayrı bakış
Ve ben 'sen'im ve gördüğüm şeyse 'ben'
Ve elinden tutuyorum seni
Ve yol gösteriyorum karada
Ve yardım ediyorsun bana daha iyi anlayabilmem için
Ve kimse seslenmiyor bize
ilerlememiz için
Ve kimse kapatmaya zorlamıyor gözlerimizi
Ve kimse konuşmuyor ve kimse çabalamıyor
Ve kimse uçmuyor güneşin etrafında
Her sabah açılan
gözlerimin önüne geliyorsun capcanlı
Çağırarak ve kışkırtarak beni kakmaya
Ve duvarımdaki pencereden
İçeri akıyor güneş ıığının kanatlarında
Sabahın bir milyon parlak elçisi
Ve kimse ninniler
söylemiyor bana
Ve kimse yumdurmuyor gözlerimi
Ve ben de açıyorum pencerelerimi
Ve sesleniyorum sana gökyüzü boyunca